28 Ekim 2010 Perşembe

Olsun Yaaa Yarın Yarım Gün :)))

Tansiyonum sıfıra yaklaştı... Sabah ruhumu evde bırakıp sürünerek kalktım yataktan... Ama çok eğlenmiş olmaya değişmiyorum içinde bulunduğum durumu :) Ve yalnız değilim, aynı hissi benimle paylaşan 3 kişi daha tanıyorum :)) Son derece eğlenceli geçen gecenin kahramanları :)



Haydi vurun kadehlere yarın nasılsa yarım gün diye diye en son bir sokak köftecisinin önünde bulduk kendimizi... Yarım gün kavramını her ne kadar Aybars anlatmaya çalışsa da biz tersten algılamak istedik sanırım... Sabah yine kalkıp geldik işe, yada gerçekten kalkıp geldik mi bilemiyorum. Sanırım öğlene kadar bu paradoksla yaşayacağım :)
GeceyeTuran Güneş Roka Balık'ta güzel bir rakı balık sofrası ve udun tılsımlı sesi eşliğinde başladık...

Etrafımızdaki moda ikonlarının yanında bizim sıradan duruşumuz canımızı çok sıktı ve verdik kendimizi alkole :) Beyler bu sene kırmızı beyaz lacivert çizgili masa örtüsü kıvamında ceketler moda ama sakın kenarları kırmızı işlenmiş beyaz ipek mendili takmadan çıkmayın :)


Aslında böyle zamanlarda en güzeli bir kaç saate bir sürü duyguyu sığdırabilmekte... Çok planlanmadan çıkılan bu yemekler hiç umulmadık bir anda uzun zamandır ihtiyaç duyduğun en güzel anları yaşatabilir... Biz çok keyifli zaman geçirdik...

Herşey dostlarla güzeldir elbette... Kimdir onlar? Yanında en rahat olabildiklerindir, ne yaparsan yap illaki seni yargılamak için çaba sarf etmeyenlerdir, açık açık konuşabildiklerindir...Bir de en önemlisi kelimelere sığmayan ve illa da mantıkla açıklanmayan bir bağ bile bağlandıklarındır... İyi ki vardırlar, oldukları yeri güzelleştirirler...


Dün gece herkes uyurken biz sokakta miss gibi köfte yiyorduk ve çocuklar gibi şendik :) Bir minibüsün içinde ne şekilde yapıldığından haberdar olmadan yediğimiz kokoreç, midye ve köfteyi Büyük Esattaki sosyete köftecisinde yiyebilirsiniz, şiddetle tavsiye edilir:) Zaten olayı leziz kılan nasıl yapıldığını bilmemekte gizli :)


Ne zaman Selen'le aynı fiziksel ortamda olsak ortaya çıkan kimya zıp zıp zıplatıyor bizi... Dün akşam da öyle oldu ama bu kez hasarsız atlatıldı ;)

Biz çok eğlendik ve eğlenmeye devam edeceğiz, darısı başınıza :)

Sevgiler

İ.Erdemli

27 Ekim 2010 Çarşamba

Puslu-sisli-bol F-16 sesli Ankara Cumhuriyeti manzaraları...

Hayatın aslında çekilecek tarafı yoktur da herşey 2 çift sohbetle güzeldir ya... İşte hayatı güzel yapan o anlardan kareler... Tatil özleminiiiii çokk derinlerden çıkarıp kimisi İstanbul yolcusu diğerleri Ankara korucusu 3 kişinin öğlen yemeği zıvanası halleri :)))


Tunalı'nın en stratejik noktasındayız azönce güzel alışverilerimizi yapmışız... D&R şu günlerde çok çok avantajlı... Kitaplar, cdleri DVDler son derecee kampanyalı indirimli biz de nasiplendik size de öneririz :)))

Hoş Geldim :)

Uzuunnnn bir zamandır aklımdaydı... Çok düşündüm adı ne olsun, sanı ne olsun, nerden başlayayım, nasıl anlatayım diye... Hayatta en çok yaptığım şeyin adı olsun o halde dedim 'Durum Değerlendirmesi' olsun ... Çok gözlemlerim ve mutlaka oturup da değerlendiririm...
Çünkü doğru sonuçlarımıza yada çizdiğimiz yola hep değerlendirmelerimizle varmıyor muyuz?

Hayatta çok ince eleyip de sık dokuduğumuz herşeyde mutlaka bir arıza çıkmaz mı? Elbette çıkar... O zaman herşeyi illaki en ince ayrıntısına kadar irdelemeye de gerek yoktur. Bazen hayatın bir yerinden bodoslama dalmak en güzelidir... İşte ben de tam olarak nasıl bir yol izlerim bilmesem de geldim :)

Çok hızlı değişimleri yaşadığım şu günlerde algımın sınırları oldukça açık... Yepyeni tertemiz bir sayfa açtım hayatımda ve hergün yeni çizikler atıyorum sayfama... Aslında hepimizin tanığı olduğu şeyler bunlar...

Ankara'dan İrem manzaraları olsun hayat olsun, aşk olsun, moda olsun, sanat olsun, edebiyat olsun... Ben anlatayım tanısam da tanımasam da birileri bana katılsın yada karşısında dursun.... Benim olsun, sizin olsun hayatta kendime açtığım bir alan olsun...

Hep birlikte değerlendirip, değer katmak dileğiyle...

Sevgiler

İ.Erdemli