9 Kasım 2010 Salı

RuH DuRUmU...

Bugün böyle griden siyaha biraz... Tavşan deliği sessiz sakin son zamanlarda.
Size de bazen çok oluyor mu hayat? Yeter ama dayandım yeterince daha fazla dayanmak istemiyorum diye isyan ediyor musunuz? Sesinizi duyan oluyor mu? Yukarıdan ses geliyor mu? Çözüm bulabiliyo musunuz? Ben bulamıyorum...
Üniversitede sınavlarda sıkça sordular bize ‘Quel est l’etat d’ame du héroique dans cet ouvre?’ Yani bu eserdeki kahramanın ruh hali nasıldır? Ben kendi hayat kitabımın baş kahramanı olarak bugün son derece iniş çıkışlı ve agresifim... Neden mi? Hayat döngüsü içindeki en geniş alanım gün içinde en çokk saatimi harcadığım yer (harcamak diyorum çünkü benden gidiyor) daralmaya başladı... Bu da neye sebep oldu dersiniz? Cevap veriyorum;  zehirlenmeye!!! Hayat beni zehirledi ve şuan hayatın içinde ne kadar negativite varsa hepsini görüyorum ben... Daha bir boğucu, daha bir negatif, daha siyah...
Bana bazen çok oluyor hayat, sabah uyanmak bile çok oluyor... Bugün mesela çok oldu artık!!! Ama ne yapabilirim, bir şey yapamam... Kendime göre doğru zamanlamayı seçip hareket etmekten başka birşey yapamam... Doğru zaman? Neye göre, kime göre, hangi duruma göre? Ruhumuz erezyona uğradıktan sonra, zaman doğru olsa yada yanlış olsa ne fayda?
Özgürlüklerimiz sınırlı, hep birşeylere bağlı, hep birilerine göre hareket ediyoruz. Ne kadar yorucu? Nasıl hayata her zaman hazırlıklı olabiliriz ki? Nerede hayal ettiklerimiz, nerede beklentilerimiz? Dikkat edin iyi olacağını düşündüğümüz şeyler en peşin başımıza yıkılanlardır. Tahrip etkisi de sıradan olan herşeyden fazla olur... Bu kadar yormalı mıdır hayatta herşey? Ben mi çok düşünüyorum yoksa gerçekten bazılarımız için hayat daha mı kolay? Herkesi ayrı yoruyor, ama yoruyor işte... Ben hiç yorulmam diyen kaç kişi var? Varsa da dikkat etsin 5 sn içinde burnu uzamaya başlar...
Ne kadar çok soru var aklımda dönen, ne kadar çok sıkıntı var değirmeninde beni ezen.  Yarısını yazsam 100 sayfayı bulur... Çok sıkıldım ben bugün başa sarmalardan, çok sıkıldım sırf uyuşulmuyor, sırf aynı yerden bakılmıyor diye iğnelemelerden, çok sıkıldım ‘ben aştım üstünüm ama sen nerdesin tavrından’, çok sıkıldım ceketimi alıp yürüyüp öylece çıkamamaktan...
Aslında sabrettim ben, direndim de çok şeye... Yok dedim olacak günü birinde, bir yerde benle aynı bakanı da olacak, standart dışı olacak...Sonra tamam dedim, bak sabrettim ama sonunda oldu, sonunda istediğim gibi oldu...
 Şimdi olmadığını görmek ve bir o kadar anlam yüklemiş olmak ne kadar acı... Demek ki, Durum Değerlendirmesi ; ‘Her zaman, her durum için açık kapı bırakıp, hakettiğinden fazla asla, katiyen ve hiçbir suretle kimseye, hiçbir yere, hiçbirşeye değer vermeyeceksin!’ Vermeyeceksin ki, kendini haklı görmesin, vermeyeceksin ki çizgisini bilsin, vermeyeceksin ki gelip de hayat merkezine çökmesin ve vermeyeceksin ki en kıymetli şeyi yani zamanını çalıp gününü berbat etmesin...
Oh dediğiniz, huzuru duyduğunuz anlar bol olsun o anların şerefine!!!


Sevgiler
İ.Erdemli

2 yorum:

  1. "Nasil her zaman hayata hazirlikli olabiliriz ki?" Olamayiz. iste o yuzden L'etat d'ame de chaque hero change dans chaque oeuvre! Siyahlarinin ve etrafindaki hadsizlerinin ivedilikle senden uzaklasmasi dilegiyle! eline saglik!

    YanıtlaSil